top of page
Yazarın fotoğrafıSpil'in Çocukları

İki Vatan Sevdalısı; Halil Efe ile Gördesli Makbule

Halil Efe Makedonya’nın Usturumca kasabasındandır. Balkan savaşıyla 1. Dünya savaşında Bulgar ve Yunan çeteleri ile mücadele etmiş kahraman bir askerdir. 30 Ekim 1918’de Mondros Ateşkes anlaşması imzalanmış, savaş sona ermiştir. Savaş sona erince Halil Efe hemen Manisa’ya yerleşmiş daha sonra da ailesini Ankara’ya yerleştirmiştir. Halil Efe Manisa’da Parti Pehlivan’la (Mehmet Baskak) tanışmış ve bu sayede Kuvay-ı Milliye’ye katılmıştır.


Halil Efe Salihli’de Çerkez Ethem’le birlikte Yunan’a karşı bir süre savaştıktan sonra Demirci akıncılarına katılmak üzere Demirci’ye döner. Bu sırada Halil Efe’nin kardeşi Necip Gediz Muharebelerinde şehit düşmüştür. Yunanlar Halil Efeyi Makedonya’dan beri aramaktaydı. Yunanlar 15 Mayıs 1919’da İzmir’den çıkarma yapınca Batı Anadolu’da Kuvay-ı Seyyare ve Kuvay-ı Milliye orduları kurulmuş, bu orduların başında da Çerkez Ethem bulunmaktaydı. Çerkez Ethem düzenli ordu kurulasıya kadar Salihli ‘de kurmuş olduğu Çaltılı- Saz mahalle-Bintepeler hattında Yunan’ı durdurmayı başardı. Yunanlara geçit vermeyen Çerkez Ethem, düzenli ordu kurulduktan sonra, düzenli ordu komutanlarıyla anlaşamayınca kendi ordusunu dağıtmıştı.


Bu olaylar karşısında Halil Efe, Parti Pehlivanla anlaşmış ve ele geçirdikleri ağır silahları hemen arkalarından gelen Derviş Paşaya teslim ederek onlarla birleşmişlerdir. Birleşen bu kuvvetler Gördes’e gelerek burada bulanan Demirci Kaymakamı İbrahim Ethem Beyle toplantı yapıp Kütahya’ya çekilmişlerdir.


Kütahya’ya çekilen Halil Efe, burada düzenli ordu tarafından tutuklanmaya çalışılmış, tutuklama işlemi bir süreliğine Derviş Paşa tarafından engellenmiştir. Halil Efe’nin Kütahya’da tutuklanmak istenmesinin perde arkası Başkomutan Mustafa Kemal Paşa’ya Ankara’da Halil Efe diye biri suikast yapmaya kalkmış ve bu suikastın Çerkez Ethem tarafından yaptırıldığı sanılmıştır. Bu sebeple Halil Efe’nin o kişi olabileceği şüphesiyle tutuklanması istenmiştir. Oysa Kuvay-ı Seyyare’de Demircili Küçük Halil Efe, İştipli Halil Efe ve Usturumcalı Halil Efe olmak üzere Halil adında 3 efe vardır. Yanlış anlaşılmayla tutuklanıp hain damgası yemek istemeyen Halil Efe, Kütahya’dan adamlarıyla birlikte kaçıp Gördes’te Parti Pehlivan ve Kaymakam İbrahim Ethem Bey'le birleşmişti.


İki Kuvayi Milliyeci Usturumcalı Halil Efe ile Gördesli Makbule Evleniyor

İbrahim Ethem Bey, Halil Efe’nin suçsuz olduğunu Ankara’ya bildirmiş böylece Halil Efe kurtulmuştur. Bu olaylar yüzünden artık savaşmak istemeyen Halil Efe eline silah almak istemez. Parti Pehlivan’ın düğününde Halil Efe Gördesli Makbule’yi görmüş ve çok beğenmiştir. Halil Efe Makbule’ye sevdalanır ve hemen ailesinden onu ister. Ailesinin de rızasıyla Gördes’te Halil Efe ile Makbule’nin nişanı yapılacağı sırada Yunan Gördes’e baskın yapmıştır. Gördes’te Yunan’ın zulmünü gören Halil Efe, Gördes kızına olan bir kaşık aşkıyla vatan aşkını birleştirir ve eline silahı tekrar alır. Halil Efe 11. Akıncı müfreze komutanlığına getirilerek düşmanla savaşmaya başlamıştır. Gördes’te yağma ve işgal gittikçe artmaya başlamıştı.


Gördes’in Yunan tarafından iyice kuşatılmasının ardından, Halil Efe Gördesli Makbule’yle ailesini Gördes’ten çıkararak Demirci’ye götürmüştü. Demirci’de kısa bir süre içinde Halil Efe'yle Gördes kızı Makbule’nin düğünü yapılmıştı. Evlendikleri günlerde Yunan iyice zıvanadan çıkmış, tüm gücüyle zulmü artırmıştı. Bunu gören Halil Efe’nin arkadaşları, Efeyi akıncılık görevinin başına geri çağırdılar. Halil Efe sevdalısı Makbule’yle vedalaşırken yine sevdalısı olduğu vatan görevine kavuşmak için sabırsızlanıyordu. Gördesli Makbule kocasının arkasından hemen yola koyulur, onu takip ederek karargâha gelmişti. Halil Efe ve arkadaşları şaşkındı. Bir kadın ve askerlik… Halil Efe sevdiği kadına bir şey olmasından korkmuştu. Bu yüzden hemen Makbule’ye eve dönmesini söylemişti. Fakat küçüklüğünden beri vatanına deliler gibi sevdalı olan Makbule asla geri dönmeyi kabul etmedi. Çünkü ona küçüklükten beri asker Makbule diyorlardı. Makbule kimseyi ikna edememiş en sonunda akıncıların komutanı Kaymakam İbrahim Ethem Beyden; yanlarında kalıp Yunandan ülkesinin intikamını almak istediğini belirtmişti. Ethem Bey bu vatan sevdalısı cesur kadının ısrarlarına dayanamamış ve kabul etmişti. Herkes şaşırmıştı bu karara. Bir kadın neden asker olmasın ki Tomris Hatun da ülke yönetip Amazon savaşçıları unvanını almamış mıydı? Halil Efe'yle Gördesli Makbule 12. Akıncı müfrezesini kurmuşlardı. Bu emir onlara Türk’ün son Başkomutanı Mustafa Kemal Atatürk’ten gelmişti. Böyle yüce bir komutandan emir gelir de emre uymamak olur muydu hiç? Halil Efe komutasındaki 12. Akıncı müfrezesi özellikle Demirci, Gördes ve Selendi’de etkili olmuştu. Bu akıncılar Makbule’nin eşiyle birlikte bir Amazon savaşçısı gibi savaşmasına şaşırmışlardı. Çünkü çatışmalar başlar başlamaz kaçacak sanmışlardı. Ama Makbule birçok askerden daha yiğit savaşıyordu. 12. Akıncı müfrezesi Yunan’ı birçok kez pusuya düşürmüş ve önemli kayıplar verdirmişti.


Yunan Askerlerine Tek Başına Saldıran Gördes’in Amazon Savaşçısı Makbule

Halil Efe komutasındaki 12. Akıncı müfrezesi Koca Yaylada düşmanın işgali artırdığını duyar duymaz harekete geçmişti. Koca Yaylaya yaklaşan Akıncı müfrezesi silah seslerini duymaya başlamış bir anda kendini çatışmanın ortasında buluvermişti. Bu kez Yunanlar, Türk akıncılarına pusu kurmuşlardı. Çembere alınan Türk akıncıları geriye doğru çekilmeye başlamıştı. Tam da bu sırada Makbule geri çekilmeyi görmemiş tam aksine çatışarak Yunan'ın içine doğru ilerliyordu. Bir anda tek el silah sesi duyulmuş Gördes’in Amazon savaşçısı Makbule atından sessizce yere düşmüştü. Akıncılar gözlerine inanamamışlardı. O yiğit kadın şehit olmuştu. Makbule kanlar içinde öylece yerde kalakalmış, hiçbir kıpırtı yoktu. Halil Efe deliye dönmüş “-Makbuleee” diye bağırmıştı. Çatışma sona erer ermez Halil Efe hemen biricik eşi kahraman Makbule’ye koştu. Kucağına aldı ve ağlamaya başladı. O yiğit kadın nefes almıyordu, şehit olmuştu. Al kanlara boyanan Makbule’nin nur yüzünü sildi ve ona son kez sevdiğini, intikamını alacağını söylemişti. Koskoca Halil Efe yıkılmıştı ve bütün müfreze çok üzülmüş ağlıyorlardı. Halil Efe bir aslan gibi kükreyerek: “Allah’ım benimde al canımı ben bu acıya dayanamam” diye bağırıyordu. Arkadaşlarına seslenerek: “Eğer ben de şehit olursam beni de Makbule’min yanına gömün beni onsuz bırakmayın” dedi. 12. Akıncı müfrezesi Selendi yönüne gidip Selendi’yi zulümden kurtarmak istiyordu. Selendi’yi Yunanların kuşattığını öğrenen Halil Efe ve arkadaşları Şehit Makbule’nin intikamını almak için sabaha kadar durmadan savaşmışlardı, zayiat oldukça fazlaydı. Askerler sabahın ilk ışıklarıyla şehit ve yaralıları toplarken şehitlerin arasında Halil Efe'yi de görmüşlerdi. Hepsinin nutku tutulmuş donup kalmışlardı adeta. Askerler hemen toparlandılar ve akıllarına Halil Efe'nin vasiyeti gelmişti. Halil Efe'yi Makbule’nin yanına götürmeye karar veren askerler hemen yola koyulmuşlardı. Fakat Halil Efenin şehit bedeni yaz sıcaklığında kokmaya başlamıştı. Bu yüzden Halil Efe Demirci ile Selendi arasında bir yere defnedilmişti.


Dünyada güzel bir hayat süremeyen iki sevdalı insan inşallah diğer tarafta buluşmuşlardır. Allah bir kaşık kul ve vatan sevdası için toprağa düşen bu iki yiğit insanın mekânını cennet eylesin. Bugün iki kahramanımızın da mezarları bulunup yaptırılmıştır. Ruhları şad olsun…


Yazı Mehmet Şahin'in 25 Eylül 2018 tarihli İki Vatan Sevdalısı; Halil Efe ile Gördesli Makbule yazısından alınmıştır.


Comments


bottom of page