Aşağı ve Yukarı Çobanisa Köyleri gezisi - Mostene Antik Kenti - Genç Cumhuriyet'in Numune Köy Projesi
Manisa'nın Merkez Şehzadeler İlçesi’ne bağlı bir yerleşimdir. Günümüzde Aşağı (Yunanca: Κάτω Τσομπανησιά) ve Yukarı Çobanisa (Yunanca: Άνω Τσομπανησιά) olmak üzere iki farklı yerleşim merkezi durumundadır. Manisa-Turgutlu karayolu güneyinde Spil Dağı eteğinde yer alan kısmı Yukarı Çobanisa, yolun kuzey kısmı ise Aşağı Çobanisa adını alır. Kent yerleşiminden yaklaşık 12 km uzaklıkta ve Manisa-Turgutlu karayolu üzerinde yer almaktadır. Aşağı Çobanisa, Manisa-Turgutlu demiryolu kenarındadır. Önceden kendi belediyesine sahip olan Çobanisa (Yunanca: Τσοπανησιά) şuan sadece mahalledir. İlk yerleşimi Yukarı Çobanisa’da kurulmuştur. Bulunabilen kayıtlara göre Yörükler tarafından 16. yüzyılda kurulmuştur. Cumhuriyet'in ilk yıllarında Yukarı Çobanisa'da uygulanan "Numune Köy Projesi" nedeniyle Örnekköy sonraları ise Yeniköy olarak adlandırılmıştır. 1950’li yıllarda ise adı kayıtlarda İslamçobanisa olarak geçmektedir. Burada belirtmek gerekir ki halk arasında Yukarı Çobanisa, Cumhuriyet öncesi İslam Çobanisa (Yunanca: Ισλάμ Τσομπανησιά) adıyla anılırken Aşağı Çobanisa ise Rum nüfus dolayısıyla Gavur Çobanisa (Yunanca: Γκιαβούρ Τσομπανησιά) ve Rum Çobanisa (Yunanca:ΡουμΤσομπανησιά) olarak adlandırılırdı. Yunan işgali sonrası Aşağı Çobanisa'nın adı Mostene (Yunanca: Μοστήνη) olarak değiştirilmiştir. Bunun sebebi Mostene antik kentinin Çobanisa yada çevresinde yer almasıdır. Yazının devamında Mostene'den ayrıca behsedilecektir. Ayrıca Türkçede en yaygın ünlü düşmesi olayından biri olan "Orta Hece Ünlüsünün Düşmesi" (İkiden fazla heceli kelimelerde, sonunda ünsüz bulunmayan vurgusuz orta hece ünlüsünün düşmesi olayıdır) sebebiyle çevrede Çobanisa'nin adı Çôbansa olarak da söylenmektedir. 1808-1809 yıllarına ait Manisa Şer'iyye Sicil Defterinde, Alaybeği (Alaybey) Mahallesi’nde ikamet etmekte iken vefat eden Mehmed oğlu Karahisarlı Mustafa’nın mirasının paylaşılması hakkındaki hükümde Çobanisa Köyü'nün adı Çobansa olarak geçmektedir. Kayıt şu şekildedir;
Çobansa’da Çil Oğlu Mustafa zimmetinde 22 guruş.
Yukarı Çobanisa bugün idari yapılanmada mahalle olarak belirtilse de köy hüviyetini taşımaktadır.
Aşağı Çobanisa ise başlangıçta Gediz Ovası kıyısında küçük bir çiftlik yerleşkesi iken çalışmak için Rumların gelmesiyle yerleşim alanına dönüşmüştür. Aşağı ve Yukarı Çobanisa, II. Mahmut döneminde Saruhan Sancağı, Manisa Kazası, Belen Nahiyesi'ne bağlıdır. Aynı dönemde yapılan 1842 Yılı Erkek Nüfusu ve Hâne Sayısı'na bakılacak olursa, Aşağı Çobanisa evraklara Çiftlik-i Çoban İsa olarak yazılmış, 86 hanede 164 erkek nüfus olarak verilmiştir. Bu sayıma göre köyde bulunanların tamamı Rum'dur. Köydeki Rumların bir kısmı göçmen olduğundan bunlar Rumca, diğerleri ise Türkçe konuşmaktaydı. Yukarı Çobanisa ise evraklara Karye-i Çoban İsa olarak yazılmış ve 47 hanede 98 erkek nüfus olarak verilmiştir. Bu sayımda köyde bulunanların tamamı Müslüman ahalidir. Kilise Defterleri'ne göre Aşağı Çobanisa'da bir adet kilise bulunmaktaydı ve kilise doğal olarak Efes Piskoposluğu'na bağlıydı. Kilise'nin adı Aziz Yorgi'dir (İngilizce: Saint George, Yunanca: Άγιο Γεώργιο).
1892-1901 yıllarına ait Stylianos KARAPOSTOLAKİS (Στυλιανός Καραποστολάκη/ΣΤΥΛΙΑΝΟΣ ΚΑΡΑΠΟΣΤΟΛΑΚΗΣ) adına Çobanisa/Hacılar adresli (Τσομπανησιά/ΤΣΟΜΠΑΝΗΣΙΑ - Χατζηλερ/ΧΑΤΖΗΛΕΡ) antetli zarf. Mektup Georgios Kaloudis (Γιωργος Καλουδης/ΓΕΩΡΓΙΟΣ ΚΑΛΟΥΔΗΣ) adında birine İzmir'e (Σμύρνη/ΣΜΥΡΝΗ) gönderilmiş.
1866’da demiryolunun bölgeden geçmesiyle yerleşim daha da büyümüştür. Demiryolu üzerinde yer alan Aşağı Çobanisa'ya istasyon kurulmuştur. Bu istasyon posta evraklarında Fransızca: Tchoban Issa Gare olarak, Osmanlıca ise: چبان هسىاستاسيونى olarak geçilmiştir.
Köyün 1874 yılına gelindiğinde ise binden fazla sakini vardır. Önemi artan Aşağı Çobanisa'ya 1908 yılında bugün de varlığını koruyan Jandarma Karakolu yaptırılmıştır. Jandarma Binası, 2014 yılında Kültür Varlığı olarak tescil edilmiştir. Köyün kendi Muhtar'ı bulunmaktaydı. Muhtar 2 yılda bir, köydeki ilk okulda yapılan seçim ile belirlenirdi. Köyde herkesin seçime katılma hakkı bulunmazdı. Seçim sınırlı sayıdaki seçmen ile (yaklaşık 30 kişi ile) yani köyün ileri gelenleri tarafından yapılırdı. Bu Muhtarlardan biri olan Yanko'dan yazımızın devamında bahsedeceğiz.
1875 yılında Aşağı Çobansa;
19. yüzyılın sonlarında İzmir’de faaliyet göstermiş olan Rum Eğitim Derneği'nin (Yunanca: Φιλεκπαιδευτικό Σύλλογο-Filekpedeftiko Silogo) yayın organı olan Homeros (Yunanca: Όμηρος-Omiros) adlı dergide 1875 yılında yayınlanan makalede Aşağı Çobanisa'nın adı Çobanisya (Τσομπανησιά) olarak verilmiştir. H. Daskalakis tarafından yazılan "Manisa Civarındaki Köylerin Fikrî ve Fizikî Durumları Hakkında" adlı makalede köy ile ilgili birçok bilgi verilmiştir. Makalede; köylülerin Rumca ve Türkçe bildikleri, birkaç sanatkar ve esnaf dışındaki herkesin çiftçilik ile meşgul oldukları, çiftçilerin de çoğunun kendisine ait toprağı olduğu, köyün maddi durumunun genel anlamda oldukça iyi olduğundan bahsetmiştir. Köyün, Alilodidaktik okulları (Lancatrian veya Lancester Okul) olduğunu, öğretmenlerinin kilise sandığından yıllık 3.000 kuruş alan Georgios Vlasiadis olduğunu, öğrenci sayısının yaklaşık 50 kadar olduğunu, bir önceki eğitim-öğretim döneminde kilisenin de teşviki ile köyde eğitim görmüş 40 kız çocuğundan 8’inin Manisa’daki kız okuluna devam etmesinden ve bu 8 kız çocuğunun yine kilise sandığından aylık 200 kuruş ücret alan Bayan Amalia H. Mihail’den eğitim aldığından bahsetmiştir. Bu makaleden Rumların eğitime, özellikle kız çocuklarının eğitimine verdikleri önem anlaşılabilir.
1888 yılında Aşağı Çobanisa;
William Cochran adlı gezgin 1888 yılında yayınlanan "Pen and pencil in Asia Minor; or, Notes from the Levant" adlı kitabında Aşağı Çobanisa'dan şöyle bahsetmiştir;
Çobanisa, Manisa'dan 14 km uzaklıkta ve Manisa ile aynı demiryolu hattı üzerinde yer alan küçük bir köydür. Köy, 150 evden ve tamamı Rumlardan oluşan bir nüfusa sahiptir. Köylünün birçoğunun üzüm bağları vardır... Köy ilginç bir yer olmamakla beraber etrafı çok ilgi çekicidir.
1891 yılında Aşağı Çobanisa;
Aşırı sağanak yağışlara bağlı olarak 1850-1900 yılları arasında Gediz, Nif ve Kumçayı akarsularında 10 kez ciddi taşkın yaşanmış, can ve mal kayıplarına neden olmuştur. Özellikle, 1876 yılında Gediz Nehri’nin bir kolu olan Nif Çayı (Nif kelimesi Nymph kelimesinin kısaltılmış halidir) taşmış ve yatak değiştirmiştir. Taşkın ve sel'in en yoğun yaşandığı ve en fazla zarar verdiği yıl ise 1891 olmuştur. 1891 yılında Gediz Nehri’nin taşkın yapması ile Çobanisa ve çevredeki yerleşimler büyük zarar görmüş ve Manisa çevresinde 20 ev yıkılmıştır.
1893 yılına ait "Annuaire des Commerçants de Smyrne & de L’Anatolie" yıllığında "Chemin De Fer Smyrna-Cassaba" şirketi'nin istasyon şefleri listesi. Aşağı Çobanisa'da İstasyon şefi C.Zade adlı kişi.
1893 yılında Aşağı Çobanisa;
Fransızca olarak İzmir'de bir basımevi olan Imprimerie Commerciale G. Timoni'de basılan, Jacob de Andria ve Joseph L. Nalpas tarafından hazırlanan 1893 yılına ait "Annuaire des Commerçants de Smyrne & de L’Anatolie" (Türkçe: İzmir ve Anadolu Tüccarları Yıllığı) yıllığında yer alan bir kayıtta "Chemin De Fer Smyrna-Cassaba" şirketi'nin (İzmir-Turgutlu Demiryolu Şirketi) Aşağı Çobanisa'daki istasyon şefi (Station-Master Chobanissa) C.Zade'dir. Diğer ilginç bilgi ise İzmir-Turgutlu Demiryolu Şirketi'nin o dönemki komiseri Şemsi Efendi'dir (Commissaire du chemin de fer de Cassaba).
1893 Ticaret Yıllığı'nda adı geçenler arasında çok önemli biri daha vardır, ressam (Fransızca: Artiste Peintre) Ovide Curtovich. Curtovich, 1896 yılında yapılan "Karaosmanoğlu Sarayı’nın Avlusu" (İngilizce: The courtyard of Kara Osmans palace at Manisa, Turkey) adlı tablonun ressamıdır. İzmir doğumlu olan ressam, bu topraklarda doğmuş olsada Batı'da almış olduğu eğitimin de etkisi ile Batılı bir Oryantalist'in (özellikle balkonda asılı olan halı detayı) tarzını yansıtmaktadır. Prof. Dr. İnci Kuyulu Ersoy'a göre bu tablodaki yapı saraya değil, bir hana aittir. Karaosmanoğlu Hacı Osman Ağa'nın Manisa'da bir hanının içine çeşme yaptırdığının 9 Ekim 1793 tarihli bir vakfiye kaydında belirtildiğini ifade etmektedir. Tablodaki yapı bir saray veya konağa ait değil bahse konu han olmalıdır.
Mostene şehrine ait M.Ö 200-100 yılları arasında basılmış sikke. Ön yüzde defne yapraklarından yapılmış taç giymiş Zeus, arka yüzde ise at üzerinde Chlamys (erkeklerin giydiği kısa bir tür pelerin) giymiş omuzunda Bipennis (iki kenarında keskin bıçaklar bulunan bir tür balta) tutan erkek bir figür ile altta Mostene şehrini ifade eden MOΣTHNΩN ifadesi bulunmaktadır.
Mostene Antik Kenti;
Lidya'da (Lydia/ΛYΔΩN) Roma ve Bizans dönemi şehri olan Mostene (MOΣTHNΩN, Yunanca: Μοστήνη - Okunuşu: Mosteni ayrıca farklı kaynaklarda Mostini, Mostana olarak da adlandırılmaktadır) hakkında bilgimiz hala çok sınırlıdır. Çobanisa yakınlarında yer aldığı düşünülen kent hakkında bilgimiz antik yazarlardan, sikkelerden, Bizans dönemi piskoposluk listeleri ve birkaç yazıttan ibarettir. Yunan Şehir Devletleri’nde sikkenin ön yüzünde şehrin tanrı ya da tanrıça betimi, arka yüzünde ise kentin sembolü bitki ya da hayvan figürü yer alması, o kent ya da devletin bağımsızlığının işaretiydi. Yukarıda örneği görüleceği üzere Mostene'de sikke bastırmış bir şehirdir.
Sart'ta bulunan ve günümüzde kayıp olan bu yazıtta MS. 17 yılında meydana gelen depremden sonra kendilerine yaptığı yardımlardan dolayı İmparator Tiberius'a şükranlarını sunmak üzere, Batı Anadolu'dan gelen temsilcilerin "Tiberius için Roma'da bir anıt dikme" konusunda yaptıkları oylamanın sonuçları yer almaktadır.
Şehir, Anadolu tarihindeki en büyük depremlerden biri olan M.S. 17 yılında gece yarısı meydana gelen ve Batı Anadolu’nun önemli bir kısmını harabeye çeviren depremden etkilenen şehirlerden biri olmuştur. İmparator Tiberius depremden etkilenen şehirlere büyük yardımlarda bulunmuştur. Bu deprem ile ilgili Sart'ta yapılan bir oylamanın kaydedildiği yazıt (yukarıda) şöyle başlamaktadır;
Mostene’li Sabinus: “kabul” dedi...
Mostene şehrine ait olduğu kesin olan tek buluntu ise bir parçası (M.Fontrier tarafından) Çobanisa Köyü'nde (altta), diğeri de (Keil ve A. von Premerstein tarafından) Sancaklı Bozköy'de bulunmuş olan iki parçadan oluşan ve Mostene adını kaydeden bir Roma dönemi mezar yazıtıdır.
"Bulletin de correspondance hellénique" adlı eser cilt: 11, sayfa: 89, Exploration de la plaine de l'Hermus par M. Aristote Fontrier adlı makale. Makalede Çobanisa'da bulunan Antik Yunanca olan yazıtın kopyası verilmiş.
Köyün ismi nereden geliyor?
Rivayete göre; bir zamanlar İsa adında yaşlı bir çoban sürüsünü tarlaların etrafında, ekinlere zarar vermeden otlatırmış. Çoban kendi halinde, kimseyi rahatsız etmeden hayvanlarını otlatır, sürekli zikir yapar ve ibadetine devam edermiş. Ancak köylüler çobanın ekin etrafında sürü gezdirmesini istemezlermiş. Köylüler ağız birliği yapıp Manisa'daki Kadı'ya bu çobanı şikayet etmişler. Köylülerin şikayeti üzerine askerler gelip, çobanı Manisa'ya, kadıya götürmek istemişler. Çoban buna şaşırmış ve suçu yokken mahkemeye götürülmesine çok üzülmüş. Gelen askerlere “Bana müsaade edin, koyunlarımı daire içine alayım da ben gelinceye kadar dağılıp tarlalara zarar vermesinler” demiş. Askerler bu söze gülerek, “Sen şimdi daire çizeceksin ve bu hayvanlar çemberden çıkmayacak mı? Hadi çembere al da görelim!” diye dalga geçmişler. Çoban sesini çıkarmadan dua etmiş, koyunların çevresinde dolaşıp, kendince onları çembere almış ve sonra yola çıkmışlar. Yolda namaz vakti gelince çoban namaz kılmak istediğini söylemiş., askerler, “Dede burada su yok ki. Nasıl abdest alacaksın?” demişler. Çoban ise “Bana müsaade edin” deyip, ayağını yere vurmuş ve yerden su çıkarmış abdestini alıp namazını kılmış. Askerler ise hayretler içinde kalmışlar. O yer şimdi taş ocağı bulunan, eskiden ise Ilıca denilen bir ören yeridir. Namazdan sonra yolculuğa bir süre daha devam etmişler ve askerler “Dede biz susadık” demişler, dede ayağını yere vurmuş yine yerden su fışkırmış, askerler kana kana su içmişler. Su çıkan yer şimdiki Akpınar ören yeridir. Manisa'ya varınca iki asker Kadı'nın yanına gidip olan biteni anlatmışlar. Kadı iki askeri, çobanın daire içine aldığı koyunlara bakmaya göndermiş, askerler vardıklarında, koyunların daireden hiç çıkmadıklarını görmüşler ve Manisa'ya dönüp, bunu kadıya söylemişler. Kadı bir yanlışlık olduğunu söyleyip Çoban İsa'ya sürüsünün yanına gidebileceğini söylemiş. Haksız yere suçlanan Çoban İsa adını alan Yukarı Çobanisa Köyü'ne, “Haneniz otuz dokuz, kırk olmasın” diye beddua etmiş ve uzun yıllar boyunca Yukarı Çobanisa'nın hane sayısı hiç artmamış. Çoban İsa Dede'nin mezarı da Yukarı Çobanisa'nın 1 km kuzeyinde bir tepe üzerinde bakımsız bir haldedir.
(Muhtar) Çorbacı Yanko;
Rumlar, Tanzimat ilanı (1908) ile Türklere karşı pervasız hareketlerde bulunmaya başlamışlardır. Osmanlı'nın, I. Dünya Savaşı'ndan yenik çıkması ile bu pervasızlıklar Yunan Ordusu'nun İzmir'i işgali ile taciz haline gelmiştir. Yunan İşgali öncesi kahvede nargile arkadaşı, mahallede koştururken çocukluk arkadaşı, yan yana evlerde ise komşuyken, işgal ile bu topraklarda büyümüş olan Rumlar bir anda Türklere zalimlik eden düşmanlara dönüşmüşlerdir. Eski mazide kalmış ve her yörede azılı zalimler türemiştir. Çobanisa'daki azılı zalim ise Çorbacı Yanko'dur. Muhtar olan Yanko görevi ve mevkii dolasıyla köyün tek hakimiydi. İşgal döneminde Çobanisa'ya, Yunan Karakolu kurulması ve sahip olduğu konumu işini daha da kolaylaştırmış, yörede Yunanlılara karşı koymak isteyenleri engellemek için her şeyi yapmıştır. Çorbacı Yanko, istediği herkesi parmağıyla gösterip hain ilan edebilirdi. Çobanisalı birkaç Türk'ü, Çobanisa Tren İstasyonu yakınlarındaki demiryolu raylarını havaya uçurmak ile suçlamış ve belge olmaksızın idama mahküm ettirmiştir. Ancak Manisa'nın, gerek Yunan Kralı ve gerek Yunan Komiserliği katındaki girişimleriyle cezaları müebbet küreğe döndürülebilmiştir (Kürek cezası alanların kimler olduğu ve akibetleri hakkında bilgi edinilememiştir).
(Numune Köyler Projesi) Cumhuriyet Köyleri Projesi;
İşgal sonrası 30 Ocak 1923 tarihinde imzalanan Mübadele anlaşması ile Anadolu'da yaşayan Rumların Yunanistan'a gönderilmesi ve Yunanistan'da yaşayan Türklerin Anadolu'ya getirilmesi kararlaştırılmıştır. Gönderilen Rumların büyük bir kısmı kasaba ve şehir kökenli iken, gelen mübadillerin büyük bir kısmı ise köy kökenliydi. Zaten savaş sırasında yakılan, yağmalanan ve tahrip edilen köyler nedeniyle kırsalda mevcut olan köy ve konut ihtiyacını daha da artırmıştır. Savaş sonrasında çok sınırlı olanaklarla da olsa bu ihtiyacın karşılanması amacıyla ekonomik ve basit planlı yerel malzeme ile ucuza mal edilebilecek örnek köyler yapılması fikri ortaya çıkmıştır. Örnek köyler kurulması fikri ilk kez, mübadele sırasında Bayındırlık ve İskan Bakanı olan Mustafa Necati Uğural’ın 25 Aralık 1923 tarihinde, Hilal-i Ahmer Cemiyeti (Kızılay) Merkezi Umumiyesi’ne göndermiş olduğu yazı ile gündeme gelmiştir.
Örnek köy yapılması planlanan alanlar incelendiğinde, Bakanlığın, valilerden, özellikle yanmış köyleri ve verimli arazileri tespit etmesini ve bu konuda gerekli araştırmaların yapılmasını istendiği görülmektedir. Bu süreçte uygulama yapılan köylerden biri de Yukarı Çobanisa Köyü'dür. Yukarı Çobanisa Köyü inşaatı için 5.8.1924’te İzmir’de Rıhtım Hanı’nda Mühendis Galib Bey ile anlaşma yapılmış, şartname ve projeye göre köyün inşaatını yaparak 17.11.1924’te teslim etmeyi taahhüt etmiştir. Yukarı Çobanisa Köyü'nün 17.11.1924’te tamamlanması gereken inşaatı, devlet tarafından sağlanması öngörülmüş olan kapı ve pencerelerin zamanında teslim edilememesi, eğim nedeniyle fazladan hafriyat maliyeti ve hava koşulları nedeniyle gecikmeye uğramıştır. Bakanlar Kurulu kararlarıyla süre uzatımları yapılmış ve Temmuz-Ağustos 1925’te tamamlanabilmiştir. Yukarı Çobanisa Köyü'ne ait projede çok sayıda kamusal yapı ve açık alan önerilmiştir. Proje üzerindeki plan notlarına göre yerleşimde sırasıyla, 58 hane, 12 dükkan, cami, ihtiyar heyeti odası, misafirhane, jandarma karakolu, okul, umumi çamaşırhane, değirmen, hayvan pazarı, zahire pazarı, dört çeşme, mezarlık, iki bahçe ve sokaklar bulunmaktadır.
Keşif raporuna eklenen ev projesine göre, köyde aynı çatı altında iki daireli yapılar öngörülmektedir. Köyün ekonomik düzeyinin gelişememiş olması sebebiyle pek çok ev günümüze ulaşmıştır. Günümüze ulaşan bu evler ikiz daire olarak yapılmış olsa da sadece bir örnek dışındaki diğer bütün konut örnekleri tek ev olarak günümüze ulaşmış, diğer kısımları yıktırılmıştır. 1925 yılında yapılan bu konutlardan özellikle Hamza Uzun Evi’nin günümüze ulaşan tek ikiz ev olması ve pek çok özgün unsuru bünyesinde barındırması bakımından koruma altına alınması gerekmektedir. Yukarı Çobanisa'nın bir dönem Örnekköy ve Yeniköy olarak adlandırılmasının sebebi Numune Köyler Projesi'dir.
Sancaklı Yörükleri;
I. Abdülmecit döneminde, 1842 yılında başlayan iskan çalışmaları ile Sancaklı Yörüklerinin bulundukları sancak dışına Yaylak ve Kışlağa gitmeleri yasaklanmıştır.
1864-1874 yıllarına ait Sicil Defterleri'ndeki son iskan durumunu gösteren cetvele göre yerleşim yapılan alanlardan biriside Çobanisa'dır.
Bunları biliyor muydunuz?
Manisa’da Milli Mücadele’den sonra yayınlanan ilk gazete olan Saruhan Gazetesi'nin 9 Haziran 1922 tarihli sayısındaki bir haberde, 18 haneli Van muhacirlerinin Çobanisa’ya yerleştirildikleri belirtilmektedir.
Çobanisa'dan kasıt Aşağı Çobanisa olmalıdır.
Çobanisa'da 1943 yılında Halkodası açılmıştır.
Köy kalkınması programı gereğince köylünün yurt sorunlarıyla da ilgilenmesi açısından Manisa'nın pek çok köyüne radyo ulaştırılmıştır. 1938 yılında radyoya kavuşan köyler arasıda Çobanisa'da vardır. 1925-26 yılları arasında Çobanisa’da 2 adet yağ fabrikası (soğuk sıkım taş değirmen yada buharlı yağ değirmeni olmalıdır) kayıt altına alınmıştır.
Çobanisa’da 1928 yılında Aksekili Şatırzâde Hafız Mehmed'in Manifaturacılık faaliyeti kayıt altına alınmıştır.
Çobanisa’da 1928 yılında Radovişteli Hüseyin Oğlu Aziz'in Bakkallık faaliyeti kayıt altına alınmıştır.
-YAZI SONU-
KAYNAKÇA:
1-“MANİSA Çobanisa Köyü” adlı makale - Selçuk SEÇKİN - Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi - Türkiye Mimarlığında Modernizmin Yerel Açılımları - ANTALYA, 2013.
Yazı Sınır Olmadan sitesindeki 1 Nisan 2019 Aşağı ve Yukarı Çobanisa Köyleri gezisi - Mostene Antik Kenti - Genç Cumhuriyet'in Numune Köy Projesi yazıdan alınmıştır.
Comments