Merhaba bugün sizlere Manisa Ulu Cami’yi anlatacağım. Bu Ulu Camiler serisinin de ilk yazısı olacak. Öncelikle Ulu Cami nedir? Bundan biraz bahsetmek istiyorum. Özellikle Beylikler döneminde beyliklerin kendi içlerinde girdikleri rekabet hemen her alana yayılmıştır. Bugün birçok il ve ilçede Ulu Camiler ile karşılaşabiliriz.
Bu camiler bulundukları bölgenin en büyük ve en merkezi camileridir. Manisa Ulu Cami’de bunlardan biridir. Selçukluların yıkılmasından sonra ortaya çıkan Beyliklerin her biri kalıcı olma düşüncesiyle kendi yapılarını yaptırmaya başlamışlardır. Bu dönem camileri genellikle Selçuklu Camileri yapı geleneğine bağlı kalınarak yapılmıştır.
Yani en azından çoğu öyledir. Ulu Camilere ‘Cami-i Kebir’de denmektedir. Genellikle çok kubbeli olarak ve büyük tasarlanırlar. Bulundukları bölge için birleştirici bir özelliğe sahiptirler. Büyüklükleri sayesinde o bölgede yaşayan bütün insanlar Cuma namazlarını ya da bayram namazlarını bir arada kılabilirler. Türkiye’nin çeşitli yerlerine 30 kadar Ulu Cami bulunmaktadır.
Saruhanoğulları
Konumuz olan Manisa Ulu Cami Saruhanoğlu Beyliğinin bir eseridir. Bu noktada biraz da Saruhanoğullarından bahsetmek gerekir. Batı Anadolu’da yer alan güçlü bir beyliktir. Merkezi Manisa’dır. Ayrıca Menemen, Gördes, Kemal Paşa, Demirci, Turgutlu, Ilıca ve Akhisar gibi yerlere hakimdir. Beyliğin kurucusu ise Saruhan Bey’dir. Merkezleri olan Manisa Osmanlı döneminde de önemli bir merkez olmuş ve Şehzadeler Diyarı olarak anılmıştır. 16 kadar Şehzade burada yetişmiştir. Bizans ile zaman zaman iyi ilişkiler kuran bu beylik bazen de Bizans ile ciddi savaşlara girmiştir.
Manisa Ulu Cami ise Beylikler döneminde yapılmış en güzel yapılardan biridir. Spil Dağının Kuzey eteklerinde yer alır ve tüm şehre hakim bir konumdadır. Yapı Saruhanoğlu Beyliğinin kurucusu Saruhan Bey’in torunu İshak Çelebi tarafından 1366 yılında yaptırılmıştır. Kitabesinde de bu konuyla ilgili şöyle bir yazı yazmaktadır. ‘Cami ve etrafında yer alan külliyeyi 1366 yılında İshak Çelebi yaptırmıştır’.
Yapının mimarı ise yine kitabeden öğrendiğimiz kadarıyla Emet bin Osman’dır. Aslında yapı inşasına İshak Çelebi’nin babası İlyas Bey başlıyor ancak o ölünce oğlu devam ettirmiş.
Mimari
Yapıda malzeme olarak taş ve tuğla malzeme kullanılmıştır. Yapı hem kubbesinin büyüklüğü hem de bu kubbenin mekan gelişimine katkısı açısından sıçrama olarak ele alınır. Bu unsur Sanat Tarihi açısından önem taşır. Merkezi kubbe altısı serbest ikisi duvara bağı sekiz sütundan oluşur. Burada serbest sütun dediğim duvara falan bağlı olmayan ortada öylece duran sütundan bahsediyorum. Böyle altı sütun var. Kubbeyi taşıyan diğer iki sütun ise duvara gömülü şekildedir.
Taç Kapı
Yapının taç kapısı Anadolu Selçuklu Taç kapı geleneğini taşımaktadır. Yani oldukça anıtsal ve gösterişlidir. Kavsara bölümü yarım kubbe şeklindedir. Az önce bahsettiğim kitabe de taç kapıda yer alıyor. Kapının önünde durduğunuzda sağ ve solunuzda ise basit mihrabiyeler olduğunu görürsünüz. Çok az sayıda da renkli taş ve taşa taş kakma tekniği vardır. Taç kapıdan girdikten hemen sonra kubbeye ulaşmadan önce bulunan yerde ayaklar arasında iki dilimli kemer güney kısım ile ilişki kurmaktadır.
Yapının en dikkat çekici özelliklerinden biri ise revaklı avlu kısmı. Revakları meydana getiren sütunlarda Roma ve Bizans sütun başlıkları kullanılmış. Bunlara devşirme malzeme denir. Avlunun ortasında ise mermerden bir şadırvan yer almaktadır.
Minber
1376 yılına ait Ahşap Minberi ise son derece etkileyicidir. Harim içindeki en iyi sanat eseridir. Kündekari tekniğinde yapılmıştır. Kitabesinde: ‘Bursa Ulu Cami minberininin ustası Antepli Mehlek bin Abdülaziz el-Dikki’nin eseri olduğu yazmaktadır. Üzerinde ajur tekniği ile yapılmış birbirinden güzel geometrik süslemeler bulunuyor. Özellikle güneş ve yıldız motifleri ince detayları ile dikkat çekmektedir. Minberin kitabe hattatının adı ise; Fakih bin Yusuf’tur.
Mihrap
Yapının mihrabı ise oldukça sade tasarlanmıştır. Yarım gövdeli bir niş şeklindedir. İki kenarında gömme sütunlar ve onların üzerinde ufak girlant motifleri ile süslü başlıklar yer almaktadır.Geldik külliyenin Medresesine. Bugün Fethiye Medresesi olarak da bilinmektedir. 1376 yılına tarihlenen yapı külliyenin batısında yer alır. İki katlı, açık avlulu ve tek eyvanlıdır. Doğu kısmında ise bir türbe yer almaktadır. Bu türbe İshak Bey ve ailesine aittir.
Medrese, Türbe ve Mevlevihane
Medresenin üst katında yer alan odalar avluya göre düzenlenmiştir. Medresenin taç kapısı ise Caminin taç kapısı ile büyük benzerlik gösterir. Burada mimar olarak adı geçen kişi Emed bin Osman’dır.
Külliyenin bir de Mevlevihanesi bulunuyor.
Söyleyeceklerim bu kadar. Sizlere kısaca Manisa Ulu Cami hakkında bilgi vermeye çalıştım. Umarım başarılı olmuşumdur. Okuduğunuz için teşekkür ederim, sanatla ve sevgiyle kalın.
Celil Sadık, 9 Haziran 2018
Kaynaklar:
Süreyye Eroğlu – Batı Anadolu Beylikler Mimarisinde Tipolojiye Bağlı Süsleme Tasarımları
Beylikler Dönemi Sanatı Ders Notlarım.
Yazı Celil Sadık'ın Manisa Ulu Cami yazısından alınmıştır.
Comments