Alaşehir'i Bizans'a Karşı Bizansla Kazanan Yıldırım Bayezid
- Spil'in Çocukları

- 1 Kas
- 3 dakikada okunur
Konstantinopolis düşmeden 80 yıl önce Bizans İmparatorluğu, Osmanlı Devleti'nin vasalıydı. Hatta Bizans imparatoru lI. Manuel, Yıldırım Bayezid'in yanında savaşmıştı. Hem de bir Bizans șehri olan Philadelphia'yı (Alaşehir) Osmanlı topraklarına katmak için..


Yıl 1371. Bizans İmparatoru V. Ioannes Palaiologos, Konstantinopolis'te oturmuş, Osmanlı Sultanı I. Murad'ın önce Çanakkale, ardından Edirne olmak üzere Trakya'daki topraklarını teker teker işgal etmesini çaresizlikle seyrediyordu. Çaresizdi çünkü Murada karşı duracak ne askeri ne de ekonomik gücü vardı. Nihayetinde bir yıl sonra yani 1372'de tpk Sırbistan ve Bulgaristan gibi Bizans da Osmanlı'nın vasal haline geldi. Aslında vasal, Avrupa feodal sisteminde derebeyine hizmet karşılığında, kendisine toprak ve köylü tahsis edilen kişi demek. Devletler söz konusu olduğunda, daha güçlü bir devletin koruması altına girme ve ona bağlanma durumunu anlatıyor. Bizans İmparatoru V. Ioannes Palaiologos özelinde ise hem Osmanlı sultanı yıllık vergi vermek hem de talep edildiğinde yanında savaşmak anlamına geliyor.
Vasallık anlaşmasının kısa vadeli sonucu, V. Ioannes'in ortanca oğlu Manuel'i misafir-tutsak olarak Osmanlı sarayına göndermesiydi. Manuel, 10 yıl boyunca iki başkent; yani Konstantinopolis ve Bursa arasında gidip geldi. Geleceğin imparatorunun bu durumu kendine yediremediği, 1382'de bir grup yandaşıyla birlikte Selanik'e geçip hem Murad'a hem de babasına başkaldırmasıyla ortaya çıktı. Bir süre başarılı olduysa da bu durumu hoş görmeyen Muradın tepkisi ağır oldu. Beş yıllık bir kuşatmanın ardından teslim olan Manuel, Murad'ın uyarıları ve tekrarının hoş görülmeyeceği talimatıyla, babasının yanına gönderildi. Manuel, yanında imparatordan oğlunu affetmesini ve onu evine almasını isteyen Murad'ın mektubuyla Konstantinopolis'e gitti. İmparator da usulen kendisini kabul etti. Bu durum, direnmenin beyhudeliği konusunda eşsiz bir dersti.


Bayezid çağırınca yanında savaştı
Manuel'in vasal olarak askerlik görevini yerine getirmesi ise I. Muraď'ın oğlu Yıldırım Bayezid zamanında oldu. Manuel, 1390 yılında Bayeziď'in çağrısıyla, yanında 100 kişilik birlikle Osmanlı ordusuna dahil oldu. İronik bir şekilde vazifesinin bir parçası da Küçük Asya'nın güneyinde bulunan bir Bizans şehri olan ve yıllar boyunca Osmanlılara direnen Philadelphia'ya (Manisa-Alaşehir) düzenlenen saldırıya katılmaktı. Bu sefere gönülsüz bir şekilde katılmışken, babasının öldüğü haberini alınca taht üzerinde hak iddia edebilmek için hızla Konstantinopolis'e gitti. Başkentte işleri yoluna koyduktan sonra askerlik hizmetini tamamlamak için tekrar Bayezid'in ordusundaki görevine geri döndü. Yeni imparator olmuş birinin bir düşman ordusu safında savaşmasının ne denli acı bir tecrübe olduğunu anlamak zor değil. Üstelik Bayeziď'in taht mücadelesinde Manueli değil, ağabeyinin oğlu Ioannes'i desteklediği düşünülürse bu zorluk daha da iyi anlaşılır. Nitekim Manuel'in 1391-92 kışında Osmanlı kampından bir arkadaşına yazdığı mektup, bu durumun itiraf gibi..
"Her şeyi kaldırabilirim ama bizi sultanın huzuruna çağıran habercileri atlatmak... Tahminimce yine akşam yemeğinden önce birkaç kadeh içmek istiyor ve bizi, onun çeşitli şaraplardan oluşan koleksiyonundan birisini alıp altın tas ve kupalara doldurmaya zorlamak istiyor. Zannediyor ki böylelikle șu an benim hakkında kalem oynattığım şeylerin sebep olduğu moral bozukluğunu bastıracak; ki keyfim yerinde olsa bile bunlar beni kederle dolduracak."
Manueľ'in mektubundan şunu anlıyoruz: İmparator olmasına karşın hâlå taç giymeyen (bunu ancak sefer bittikten sonra, 11 Şubat 1392'de yapabilecekti) Manuel'in morali çok bozuktu. Durumunu kabullenemiyor ancak itiraz edemiyordu.
Mektuptan, Bizanslı silah arkadaşlarının gece eğlencelerine katılması konusunda ısrarcı olan Bayezid'in bir sarap koleksiyoneri oldugu sonucu da çıkıyor. Bunun yaklaşık bin yıl önce günümüzde epeyce havalı bir durum olduğu açık.


Konstantinopolis kuşatması
Nitekim Philadelphia, 1391'de Osmanlı topraklarına katıldı. Şehrin, kuşatmacıların kampındaki sancakların arasında imparatorluk sancağının dalgalandığını görünce teslim olduğu iddia ediliyor. Hatta ismini de bu dönemde aldığı biliniyor. Rivayete göre Yıldırım Bayezid, Toptepe'ye çıkarak "Ne âlâ şehir!" demiş ve şehrin adı böylelikle Alaşehir olarak kalmış.
Küçük Asya seferinden bir yıl sonra Bayezid tarafından diğer vasallar ve Bizans yöneticileriyle birlikte Makedonya'ya çağrılan ve burada çeşitli tavizler vermeye zorlanan Manuel, geri dönerken artık Osmanlı ile topyekûn bir savaştan kaçamayacağını anlamıştı. Bayezid'in Konstantinopolis kuşatması da böylece başladı... Ancak bu ne ilkti, ne son olacaktı. Bizans İmparatorluğu daha 60 yıl ayakta kalacak, nice güçlüklere direnecekti... Ta ki 1453'te II. Mehmed, Konstantinopolis'i fethedene kadar.
Tüm bunlar, II. Manuel'in ve Bizans İmparatorluğunun hikâyesinin sadece küçük bir kısmı. Gerisi için Alfa Yayınları'ndan çıkan Jonathan Harris'in "Bizans'ın Sonu" kitabını okumalısınız. Harris, kitabında o sancılı dönemi; özellikle de Timur tarafından bozguna uğratıldıktan sonra dağılan Osmanlı Beyliği'nin tekrar güçlenmemesi için taht çekişmelerinin Bizanslı yöneticiler tarafından titizlikle yönetildiğini de ayrıntılı şekilde anlatıyor, Bizans'a hükmeden biliniyor. Palaiologos Hanedanı'nın nasıl olduğunu da...
Yazı Atlas Tarih dergisinin Ekim 2025 sayısında Yeşim Pütgül'ün Bizans İmparatoru II. Manuel yazısından alınmıştır.




Yorumlar